
Terapiler


Terapiler
Fitoterapi
Fitoterapi; hastalıkları önleme ve tedavi amaçlı olarak bitkilerin
kullanımına verilen addır. Fitoterapi sanılanın aksine yan etkileri olmayan
tedavi değildir. Tam aksine bitkilerle tedavi çok yoğun yan etkiler
içerebilir. Ülkemizde kendisine kontrolsüz bitkisel tedavi uygulayarak ve
toksikoza girerek hastanelere başvuran onlarca hasta ve hasta yakını
vardır. Standardize edilmiş daha doğrusu drog haline gelmiş ekstrasyon
yöntemiyle kullanılan bitkisel fitoterapinin yan etkileri sınırlıdır.
Fitoterapi tıpta bir uzmanlık alanıdır. Hastalıklarda fitoterapi (bitkisel
tedavi) kullanma yetkisi Türkiye'de sağlık bakanlığınca fitoterapi eğitimi
almış tıp hekimlerinin kullanma hakkı olan bir tedavi metodudur. Bu konuda
eğitim almamış(herbalist, kimyager gibi kişilerin) hastalara bitkisel
tedavi uygulaması suçtur. Ağır hukuksal yaptırımları vardır.
Maalesef zengin bitki florasına rağmen Türkiye'de fitoterapi ve fitoterapi
kullanım alanları dünyaya göre çok geridedir. Son birkaç yıldır sağlık
bakanlığınca yapılan yenilemeler sonucunda az da olsa bir ilerleme
kaydedilmiştir.
Dünyada ve gelişmiş ülkelerde hastalıklarda direk kimyasal ilaç kullanımı
geride kalmıştır. Tıp alanındaki bu yeni görüş önce hastalıkları önleme
amaçlı gıda takviyeleri, kişinin hastalık durumunda ise ilk olarak bitkisel
droglar daha sonra ise kimyasal ve diğer radikal tedavilerin kullanımı
uygun görülmüştür. Örneğin küçük çocuklarda %85 gibi en sık görülen
rahatsızlık üst solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bir çocuğun, bir kış
döneminde ne sıklıkla hasta olduğunu göz önüne alırsak vücudunun ne
miktarda antibiyotik aldığını anlayabiliriz. Halbuki üst solunum yolu
enfeksiyonları çok kolay bir şekilde ve çocuğun vücuduna hiçbir şekilde
zarar vermeden bitkisel tedavilere belli oranlarda yanıt verir.
Antibiyotik ve diğer kimyasal drog kullanımından çok daha etkilidir. Örnek
olarak kimyasal bir takım ilaçlarla öksürüğü kesilmeyen 6-7 yaşındaki bir
çocuğun sırtına gece yatmadan önce iki çizgi şeklinde nane yağı karışımı
sürüldüğünde çocuğun öksürüğünün çok kısa bir zamanda hayret verecek
şekilde azaldığı görülür. Fitoterapi bu açıdan dahi bakıldığında
tamamlayıcı tıpta en etkin faktörlerden biridir.
Bugün ülkemizden çıkarak dünyaya baktığımızda, örneğin Çin, Hindistan ve
diğer Asya ülkelerinde eczanelerdeki rafların neredeyse 3'te 2'sinin
bitkisel kökler tarafından kaplandığını görürüz. Yine dünyanın sağlık
açısından en ileri ülkelerinden biri olan ABD'de ise eczanelerin 4'te
3'ünün bitkisel droglar ile kaplı olduğunu görürüz.
Kısacası Fitoterapi(bitkisel tedavi) ülkemizde uzmanlık isteyen ve
önümüzdeki döneme hastalıkların tedavisi açısından damga vuracak bir
metottur.
Hepinizi saygı ve sevgi ile selamlarım.
Dr. Mehmet İlteber Bahadır
Ozonterapi
Ozonterapi dünyanın neredeyse tamamında popüler olmuş geleneksel
tamamlayıcı tıp yöntemlerinden biridir. Başta ABD olmak üzere Avrupa
ülkelerinin tamamı ,Rusya, Japonya,Kanada ve dünyanın pek çok ülkesinde
talep görmekte ve başarı ile uygulanmaktadır.Ülkemizde de Sağlık
Bakanlığınca GETAT ( Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp) uygulamaları içinde yer
alması ile işin uzmanları tarafından uygulanmaya başlanmıştır.Böylece Ozon
tedavisi günümüz modern tıbbının uyguladığı yöntemlere entegre olarak
tedaviye dahil edilmiştir.
Ozon tedavisini anlayabilmek öncelikle oksijeni anlamakla mümkündür
şüphesiz.Başta insan olmak üzere canlılar için oksijen vazgeçilmez bir
hayat kaynağı ve şartıdır. Metabolizmamızın devamlı olarak oksijene
ihtiyacı vardır ve kaliteli bir hayat için her gün 10 bin litre hava
solumamız gerekir. Böylece oksijenle birlikte vücudumuzdaki sağlıklı
hücreler için gerekli olan enerji ihtiyacı karşılanmış olur. Oksijen
eksikliği durumunda yorgunluk, halsizlik, hastalıklar,hızlı yaşlanma olgusu
ve bağışıklık sistemi bozuklukları gibi problemlerle karşılaşırız.
Ozon isim anlamı olarak Yunanca koklamak anlamına gelen "ozein"den
gelmektedir. Karakteristik keskin bir kokuya sahip olan ozon aslında bir
oksijen türüdür, ancak iki oksijen atomuna sahip olan oksijen molekülünden
farklı olarak üç oksijen atomuna sahiptir. Bu durum ozonu kararsız
karakterli bir gaz yapar ve bu üç atomu O2 ve O olarak ayrışma eğilimine
sokar. İşte burada ayrılan tek oksijen atomu(O) özellikle başta organik
materyaller olmak üzere ulaşabildiği her şeyle hızlı bir etkileşime girme
kabiliyetindedir ve tamamlayıcı tıp olan Ozonterapi de Ozonun bu özelliğini
hastaların hizmetine sunmaktadır.
Oksijenin aktif bir formu olan ozon(O3) vücuda girdiği andan itibaren kan
ve dokuların önemli oranda oksijenlenmesini sağlayarak yüksek enerji verir.
Böylece birçok virüs,bakteri ve toksinle savaşarak onları arızalı ve
hastalıklı hücrelerle beraber yok ederek vücudumuzu hastalıklara karşı
savunur. Buradan yola çıkarak ozon için oksijenin yüksek enerji ile dolu
hali tabirini kullanabiliriz.
Ozon gazını tanıyalım
Üç adet oksijen atomundan oluşan ozon gazı şeffaf yani renksiz bir gazdır.
Kendine özgü karakterize bir kokusu vardır ve son derece güçlü bir
dezenfekte etme ve okside etme yeteneğine sahiptir.
Tamamlayıcı tıpta kullanılan ozon doğal ozondan tamamen farklı bir form
taşır. Tıbbi ozon saf oksijenle saf ozonun belli oranda formülazasyonuyla
oluşturulmaktadır. Buna göre ortaya çıkan tıbbi ozon,hastaya tıpkı
ilaçlarda olduğu gibi belli dozlarla verilir.
Kısaca Ozon tedavisi
Tamamlayıcı bir tedavi olan ozonterapi, hücrelerin yenilenmesini ve vücudun
güç kazanmasını sağlayan bir yöntemdir. Şunu unutmamalıyız ki oksijen
demek; yakıt demek, enerji demek daha doğrusu hayat demektir. Oksijen
bedenimizin tüm fonksiyonları için vazgeçilmezdir. Oksijen problemi yaşamak
kan akışında probleme yol açmakla kalmaz iç organların beslenmesinin ve
yeterli çalışmasının da aksamasına sebebiyet verebilir. İşte ozonterapi
süreci hızlandırarak vücudumuzun hasar gören bölgesine yoğun ve yeterli
enerji sağlayarak azami fayda görülmesini sağlar.
Ozonterapinin yan etkileri
Yapılan ozonterapi uygulamaları sonucunda 1 milyon kişi sadece 6 kişide yan
etki görüldüğü bildirilmiştir. Bu sonuç aslında modern tıp uygulamaları
açısından ozonterapiyi güvenilir bir geleneksel tamamlayıcı tedavi metodu
olarak işaret etmektedir.
Ozon tedavisinin uygulandığı hastalıklar
* Romatizmal hastalıklar
* İyileşmeyen yaralar
* Bağırsak hastalıkları
* Kadın hastalıkları
* Cilt hastalıkları
* Uykusuzluk
* Nörolojik hastalıklar
* Siroz ve kronik hebatit rahatsızlığı
* Hiperlipidemi tedavisi
* Virüs kaynaklı rahatsızlıklar
* Eklem ağrıları
* Kas ağrıları
* Göz hastalıkları
* Hepatit B ve C hastalığı
* Detoks
* Damar rahatsızlıkları
* Stres
* Kronik yorgunluk...
Mezoterapi
Latince kökenli orta anlamına gelen "meso" ve tedavi manasına gelen
"terapi" kelimelerinin birleştirilmesiyle ortaya çıkan ve tam karşılığı
"orta deri tedavisi" olan Mezoterapi uygulaması,uygun görülen bir maddenin
deri altına sığ bir derinlikte kısa ve ince iğnelerle enjekte edildiği bir
metottur. Her ne kadar terapi sözcüğü geçse de burada kastedilen bir
hastalığın tedavisi değil bir maddenin deriye enjeksiyonudur. Böylece cilt
yüzeyinde geleneksel diyebileceğimiz uygulamalardan verim alınamadığı
bölgelerde azami fayda getiren bir uygulamadır.
Herkesin bildiği bir gerçek vardır ki; kişiden kişiye fark gösterse de
yaşlanma ile birlikte cildimizde sarkma ve kırışıklıklar meydana gelir.
Hele bir de kuru cilde sahipseniz bu süreç hızlanabilir. İşte bu noktada
mezoterapi devreye giriyor ve mezoterapinin uygulama amacı yüz gençleştirme
ve yüzü yukarı kaldırmak amacı olarak öne çıkıyor.
Mezoterapi metodu aşağıdaki problemlerden hızlı ve kalıcı olarak
kurtulmanızı sağlar:
* Yaşlılığa bağlı kırışıklıklar
* Göz altı torbaları
* Ciltte meydana gelen uyuşukluk, şişme
* Akne
* Yaşlılık sebepli lekeler
* Örümcek görünümlü damarlar
* Deride oluşan selülit ve çatlaklar
* Saç kaybı ve kepek sorunu...
Mezoterapi sonrasında görülebilen faydalar
* Yaşlılığa bağlı olarak vb sebeplerle cilt problemleri ortadan kalkarak
kozmetik olarak genç bir görünüm ortaya çıkar ve cilt gerginleşerek
sağlıklı bir renk kazanır.
* İltihap, akne kaybolur;
* Yağlı ciltte problemler ortadan kalkar ve gözenekler daralır.
* Büyük kırışıklıklar dikkate değer ölçüde azalırken küçük kırışıklıklar
tamamen kaybolur...
Mezoterapi nasıl yapılır?
* Mezoterapi ultra ince diyebileceğimiz özel iğnelerle işin uzmanları
tarafından enjeksiyonlar yardımıyla yapılır.
* Enjeksiyonsuz olarak ise mezo kokteylleri özel cihazlar kullanılarak
derinin altına girerek uygulanır.
İktiyozis Hastalığı
Keratinizasyon, altta bulunan epidermal hücrelerin en üstte bulunan stratum
korneumun bariyer görevi yapmasına neden olan sert ve kalkan benzeri
korneositlere dönüşümüdür.
Pullanma, keratinizasyonun son evresi olan korneositlerin deriden
ayrılmasında görülen başarısızlığın sonucudur. Böylece, pullanma dışarı
dökülemeyen korneositlerin birikimi sonucu görülür. Konjenital veya akkiz
olarak herhangi bir keratinizasyon bozukluğu oluşabilir.
Pullanma belirgin derecede fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar yapabilir.
Kseroderma sadece kuru deri olarak bilinir ve gerçek anlamda derinin
pullanmasıdır. Keratinizasyon bozukluğuna neden olan hastalıkların sonucu
olarak görülebilir. Kseroderma, yaşlılık ile atopik egzemada sıktır ve
düşük nem oranı olan kış günlerinde kötüleşir.
Kseroderma tedavisi, nemlendiriciler ve nemlendirici temizleyicilerin sık
kullanımı ile banyo yerine duş almayı getirir.
Otozomal dominant iktiyoz, vücudun eksentör yüzlerinde daha kötü görünümü
olan ince ve yaygın pullanma ile karakterizedir. Keratozis pilaris eşlik
edebilir ve bu hastalıkta kıl follikül kanallarında keratin tıkaçlar
vardır. Sıklığı %0.2 olup, biyokimyasal nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Nemlendiriciler ve gerekirse keratolitik ajanlar bazen yararlı
olabilir.
X’e bağlı iktiyoz’daki pullanma daha belirgindir. Etkilenen erkekler
çocuklar, sıklıkla postmatür ve zor doğmuştur. Metabolik bozukluk temel
olarak, fibroblast, epidermal ve lenfosit kültürde saptanabilen steroid
sülfataz eksikliğine bağlıdır. Kadınlar taşıyıcıdır çünkü X’e bağlı resesif
geçişlidir ve sıklığı 6000’de 1’dir.
Büllöz olmayan iktiyoziform eritroderma nadir görülür. Otozomal resesif
geçiş gösterir ve yaygın eritem ve ince pullanma ile karakterizedir. Oral
asitretin ciddi yan etkileri olmasına rağmen bazı hastalara yardım
edebilir.
Nadir görülen büllöz iktiyozifrom eritrodermada ( ayrıca epidermolitik
hiperkeratoz olarak bilinir ) yaygın eritem, katlantılı hiperkeratoz ve
bülleşmeye eğilim gösterir. Üst epidermiste karakteristik retiküler
dejeneratif değişiklikler vardır. Bozukluk otozomal dominant geçiş gösterir
ve bilinen keratin gen mutasyonları vardır. Oral retinoidler görünüşü
iyileştirir ama aynı zamanda vezikülleri artırabilir.
Lameller iktiyoz, ağır hiperkeratoz ve pullanmayla giden nadir görülen
otozomal resesif geçişli bir hastalıktır.
Bülloz olmayan iktiyoziform eritoderma, epidermolitik hiperkeratoz ve
lameller iktiyozlu hastalar kollodion zarla doğabilirler. Bu parlak
transparan membran bir hafta sonra soyulur. Nadir olarak normal bebeklerde
de olabilir. Derinin bariyer fonksiyonu bozulduğundan dikkatli bir bakıma
ihtiyaçları vardır.
Akkiz iktiyoz, lenfoma, human immün yetersizlik virüsü (HIV) hastalığı,
lepra, esansiyel yağ asidi eksikliği ve bazı lipit düşürücü ilaçların
kullanımı sonrası görülebilir.
Darier hastalığı nadir görülür ve otozomal dominant geçişli veya sporadik
olabilir. Kahverengimsi pullu papüller üst gövde ve yüzde görülebilir. Aynı
zamanda palmar çukurcuklar ve tırnak distrofisi olur. Histolojik olarak
suprabaziler ayrılma ve prematür görülen keratinizasyon bir
kanıttır.
Tuberöz skleroz nadir görülür ve çok sayıda anomalilerin olduğu otozomal
dominant geçişli bir hastalıktır. Burun ve yanaklar etrafında pembe kırmızı
papüller karakteristiktir.
Von Recklinghausen hastalığı (nörofibromatoz) nadir olmayan otozomal
dominant geçişli bir hastalıktır. Pembemsi yumuşak tümörlerin gelişmesi
görülür. Kahverengi maküller “cafe au lait” lekeleri bu duruma eşlik
edebilir.
İktiyozis Hastalığı Nedir
İktiyozis Vulgaris genellikle balık derisi hastalığı olarak bilinen bir
deri hastalığıdır. Sürekli ölen deri hücreleri ciltte birikerek balık pulu
gibi görüntüler oluşmasına neden olur.
Anne ve babada bulunan hastalıklı genler bebekte bu hastalığın ortaya
çıkmasına neden olur. Hastalığın belirtileri bazen doğumdan sonraki dönemde
hemen gözlenebilir. Bazen de çocukluk döneminde fark edilir.
İktiyozis Hastalığı Belirtileri
Kuru cilt yapısı, balık pulu biçiminde oluşumlar, derinin kalınlaşması
biçiminde sıralanır. Bu kalınlaşmalar genellikle dirsek ve dizde olurken
bazen de kollara ve ellere kadar yayılmış olabilir.